BİR BAŞKA GÜZEL GÖRÜNÜR AFLAK HOCABEYLİ YOLUNDAN
Ortaköyden Ağaçörene Hocabeyli yolundangidenler çok şanslıdırlar.
Zira Ortaköy çıkışından Hocabeyli girişindeki öze kadar yeşillikler arasında
çok şirin bir köy eşlik eder onlara
Bozkır barajından başlayıp, Hocabeyli ve Namlıkışla
köylerinin içlerine kadar uzanan, içerisinde yeşilin
her tonunu görmenin mümkün olduğu bir vadi
Aflak’ı adeta bir gerdanlık gibi sarar.
Hocabeyli yolundan gidenler ise hem bu gerdanlığa
hem de bu gerdanlığın arkasındaki güzele bakmaya doyamazlar
Çoğunlukla orta anadoluyla özdeşleşen söğüt ve kavak ağaçlarının bulunduğu
bu vadide elma,armut,iğde,ceviz,kayısı gibi ağaçların sayısı da azımsanamayacak
kadar
çoktur Çok sayıda pınar ve çeşmenin olduğu bu vadide yakın zamana kadar
birisi höyük mevkiinde diğer ikisi de gürgenli, ile çatalköprü arasında olmak
üzere
toplam üç adet su değirmeninin olduğunu anlatır Büyüklerimiz Su kaynakları
bakımından
oldukça zengin olan bu vadi aynı zamanda bozkır barajını besleyen önemli
kaynaklardandır.
Özellikle kış aylarında Göbek dağından ve çevresindeki irili ufaklı tepelerden
bu vadiye akan yağmur ve kar suları buradaki pınar ve çeşme suları ile
birleşerek
bozkır barajına hayat vermektedir Aflak’ın hemen yanıbaşında bulunan
kayalı boğaz adından anlaşılacağı üzere etrafı yalçın kayalarla çevrili
adeta doğal bir mesire alanı gibidir. Özellikle yaz aylarında buradaki çeşmelere
akın eden yöre insanı halı ve kilimlerini burada yıkadıktan
sonra kayaların üzerinde kuruturlar.
Öyle ki burada halı yıkayabilmek için geceden sıraya girerler.
Çünkü yöre halkı burada geçirilen zamanın ayrıcalığını çok iyi bilir.
Şırıl şırıl akan su sesleri iki taraftaki kayaların etkisiyle yankı yaparken
hafif esen rüzgarın da etkisiyle ağaç dalları eşlik eder onlara.
Bu melodiye eklenen kuş sesleri ise bu tatlı melodiye adeta bir vokal gibidir.
Bu güzelliğin farkında olan kayalı boğaz tutkunları halı kilim yıkamayı bahane
ederek
gece yarısından itibaren akın ederler bu doğal mesire alanına
Kayalı boğazdan sonra başlayan davutağa mevkii ise
iğde ağaçları ve asma bahçeleriyle ünlüdür.
Özellikle bahar aylarında yol kenarlarındaki sağlı sollu iğde ağaçları .
Öyle güzel kokar ki siz farkında olmadan ayaklarınız götürür
sizi bu güzelliğin içine Hele o baldan tatlı üzümleri yok mu,
güzün onları asmadan koparıp yemek, sonrada o üzümlerden pekmez yapmak,
bir iş bir uğraştan ziyade bir eğlence bir tutkudur,
Aflaklılar için.Köyün arka tarafı ile Tepeköy yolu arasında yer alan
akpınar mevkii ise ismi ile müsemma pınarlar çeşmeler yöresidir.
ceviz ve kayısıları ile meşhur olan akpınar mevkiinde
her bahçenin önünde bir çeşme ve havuz var desem mübalağa yapmış olmam.
Tepeköy ve Gökler arasındaki toraman, karapınar,
,ortatepe, pisomar, kıllıbaş mevkileri buğday üretimi açısından
beklide Ortaköy civarındaki en verimli topraklardır .
Köyün koyunlarının ve sığırlarının otlatıldığı
ve şuan 400 dönümü üzerinde Niğde Üniversitesine ait
değişik yüksekokullarının yer aldığı
Ahmet fakihlide 12 oluklu bir çeşme
adeta kendine ait bir bir rekoru elinde tutmanın verdiği
gururla yıllardır akmakta ve şehirleşme kurbanı olmamak için
kendisine uzatılacak şefkatli elleri beklemektedir.
Yukarıda bahsettiğiğm özelliklerinden dolayı
Aflak, göçmen kuşların özellikle de leyleklerin uğrak yerlerindendir.
Aflaklılar leylekleri o kadar benimsemiştir ki
Baharı müjdeleyen bu kuşların yuvalarını titizlikle korudukları gibi
içlerinden onlara yuva yapanlar bile vardır.
Sürekli sıcak bölgelere göç eden bu kuşlara Aflaklılar,
hicaz bölgesinden göç ettiğini düşünerek hacıbaba ismini vermişlerdir .
Sebzecilik, meyvecilik, küçük ve büyükbaş hayvancılık ile hububatçılık gibi
tarımın tüm unsurlarına rastlamanın mümkün olduğu
Aflak kültürel yönü ve gelenekleri ile de oldukça renklilik arzetmektedir.
Ama bu konuyu ve 15-20 mayıs arasında gerçekleştirdiğim
Aflak seyahatine ait anekdotları
daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağımı belirterek hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Ali Rıza BABA